12 Şubat 2010 Cuma

Sana çok kızdım...




Karlı günlerde keyifli keyifli oturduk evde. Bir de tabii bahçeye çıkıp kardan adam yapıp, kar topu oynadık.






Ev içi zamanlarda nereden aklına geldiyse sevgili kızkardeşim, yigoşların minik hallerini gösteren videoları çıkarttı ortaya. Ablası on aylıkken, yazlıkta, teyzoşun kucağında, teyzoşuna salatalık yedirirken ki hali ekrana gelince bağırışmaya başladık. 16 yıl önce saçlarım erkek gibi kısacık, ben olduğumdan 10 kilo daha zayıf, iskeletor modunda ve kucağımda minicik Sılsuloş.






Vay efendim, teyzesi kucağına Elif'i hiç almamışmış, teyzesi Elif'le yazlığa hiç gitmemişmiş. Zaten bu yaz da ablasını Roma'ya götürmüş, kendisini HİÇ Roma'ya götürmemişmiş. Esti, gürledi, bağırdı. Neye uğradığımızı şaşırdık. "Olur mu hiç, ben seni de çok seviyorum, seni de nerelere götürüyorum," filan demeler boşuna. O sinirle kağıda hızlıca çizip, bir de üstüne çarpı attı ve ablasına uzatıp. "Al işte, sen busun." dedi.






Biraz sonra ablası ve ben koklayıp öpünce, azıcık naz yaptı, ama siniri de yatıştı. Baktım oturmuş bir resim çizmiş. Uzattı ablasına, "demin kızdım diye öyle çizdim, sen aslında busun," dedi.






İşte o iki resim. İkisi de ablası... Hep derim, aynı olaya ya da şeye nasıl baktığına bağlı olarak değişir herşey... İşte, aynı çift gözden, aynı şeye bakarken bile değişebiliyor görüntü, bu da onun resmi.

1 yorum:

  1. nasıl da duygularını dışa vurmuş miniş :)
    şu anda aynama minik kalpler çizmekle meşgul :D

    YanıtlaSil