3 Mayıs 2010 Pazartesi

Laleler ve Sevgili Sandalye...


Bu aralar Elif'li hikaye çok. Ama teyzoşun anlatacak zamanı yok. Yine de bir-iki ay kadar öncenin bir anısı var ki ne zamandır paylaşmak istiyordum olamadı... Şimdi yazıyorum, Elif'in geçenlerde ebru ile yaptığı lale resmi eşliğinde. (Laleler çok güzel ama yapışını seyretmek bambaşka bir zevkti.)

Bir Pazar kahvaltısındayız, bizimki durmaksızın konuşuyor. Birden aklına geldi, "bil bakalım teyze," dedi, ötekilere dönüp "siz biliyorsunuz, söylemeyin sakın," diye garantiye aldı, sonra da "ayağı var yürüyemez, yemek taşır yiyemez." dedi.
Duymadığım, bilmediğim bir bilmece. Koca koca gözlerini açmış, gülerek bana bakıyor, bir cevap bekliyor. Ben de "madem ayağı var yürüyemiyor, o zaman masa gibi sandalye gibi birşey olsa gerek," derken anladım, bu bir masa. Aynı anda Elif bağırdı, "buldun teyze işte, o ilk söylediğin" dedi, ben de onun heyecanına katılıp, "evvet, masaaaaa" dedim. Bir an durdu, gözlerini kıstı ve ardından hızla, "peki teyze o zaman bir de bunu bil bakalım, ayağı var yürüyemez, insanı taşır sevemez," dedi. O anda annesi, babası, ablası, ben birbirimize baktık. Abloşu "uydurdu" dedi. Gerçekten o anda uydurarak bilmeceyi sandalyeye uyarladı bizimki...
O günden beri ofiste, yemekte, her yerde masaya otururken birdenbire aklıma sandalyenin sevgiyle beni taşıdığı geliyor, gülümsüyorum, Elif sevemez dese bile biliyorum o sadece bir uyak, aslında sevgili sandalyeler bizi seviyorlar... :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder