20 Mayıs 2010 Perşembe

Ve karşınızda Buğdiş...




Evet karşınızda, ama Ocak ayındaki boyutlarıyla... Çünkü teyzoşun eve uğradığı yok ki Elif'in yeni resimlerini scan etsin... Haftasonu kısa bir Cunda keyfi yapıp döndüğümden beri bir koşuşturma, Elif'i yine göremedim. Üst katlarında oturuyor olmak yetmiyor tabii, oturmak da gerekiyor orada birazcık. Anlayacağınız Elif teyzoşun seyahatlerine ve evden uzakta olmalarına alışık ama bu haftasonu abloşkosu da uzaklardaydı, okulla Fethiye'ye gitmişti, onu benden çok özlemiş doğal olarak... Bugün de dedesini yolculadı, Suriye, Ürdün ve Lübnan'a... Görülmedik neresi varsa görecek ya babam, zıplaya zıplaya düştü yine yollara. Annemi çekmedi bu gezi, babam döner dönmez birlikte yine bir yerlere kaçacaklarmış. Elif bu hafta birkaç akşam anneanne ziyareti yapar artık.


Neyse ki Buğday var da bizimki oyalanıyor evde olduğunda. Vallahi bu gece scan edecek halim yok, Osmanlı çileği aldım, reçel yapacağım, onun için yine eldeki fotoğraflara başvuruyorum ve konu olarak da Buğday'ı seçtim.



Bunlar Buğdiş'in küçüklük fotoğrafları. Şimdi kocaman bir azman oldu. Geçen gün Elif, imzalayıp gönderdiği yeni kitabı "Engin Mavi" için telefonda Arslan ağabeyine teşekkür ediyordu. Bir yandan yatakta zıplıyor, bir yandan Arslan'a okuduğum kısımlar hakkında görüş bildiriyordu ki, Buğday önünden vınnnn diye geçiverdi. Bizimki hemen "kedim Buğdiş'i görmedin sen, o artık büyüdü, büyüdü, arslan oldu," demez mi... Öldüm gülmekten. Laf ebesi, hiçbir fırsatı kaçırmıyor doğrusu. Bu arada yakında size tam 5 kitap duyurusu yapacağım yepyeni, hepsi arkadaşlarımdan... Sadece kendim okuyup bitirmeye çalışıyorum ki etraflıca yapayım reklamlarını :)

Kalın sağlıcakla... Yakında geliyor Elif'in son çizdikleri, bu kez doğru söylüyorum, vallaaaa...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder